Çanakkale Zaferi’nin üzerinden neredeyse bir asır geçti. Fakat ülkemizde 1983’den sonra Çanakkale kutlamaları yapılmaktadır. Mademki Çanakkale bir zaferdir, o halde bu zafer milletimizden neden gizlenmektedir.
Bu zafer, I. İnönü’den değersiz miydi?
Bu zafer, II. İnönü’den değersiz miydi?
Bu zafer, Eskişehir-Kütahya savaşlarından değersiz miydi?
Bu zafer, Sakarya zaferinden değersiz miydi?
Bu zafer, Afyon-Kocatepe savaşlarından değersiz miydi?
Bu zafer, Büyük Taarruz’dan değersiz miydi?
Bu zafer, Yunan’ın İzmir’de denize dökülmesinden değersiz miydi?
Bu zafer, Latin harflerinin başına Türk Alfabesi yazılmasından değersiz miydi?
Bu zafer, İsviçre Medeni Kanunu’nu Türkçeye çevirip, üzerine Türk Medeni Kanunu yazılmasından daha mı değersizdi?
Evet, bu zafer bunların hepsinden değerliydi. Fakat bu zafer, Osmanlı’nın zaferiydi, ümmetin son zaferiydi ve yeni Türkiye’de Osmanlı’ya, Osmanlı’yı hatırlatan her ne varsa velev ki bu bir zafer de olsa buna yer yoktu. Bundan dolayı yeni Türkiye’de Osmanlı’nın hiç bir şeyine yer yoktu. Tarihe reddi miras gözüyle bakılmaz, öyle bakarsan sana da redd-i bakiye gözüyle bakılır. Geçmişini sevenlerle, geçmişine sövenlerin mücadelesi kültür, tarih ve sanat alanında sürdüğü gibi siyaset alanında da sürmektedir. Bu mücadelenin bir yansıması olarak, Abdülhamit için kızıl sultan dediler, bundan dolayı Vahdettin’e vatan haini dediler. Bir zamanlar eski başbakanlardan Bülent Ecevit:“Vahdettin vatan haini değildir.” dediğinde eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel: “Milletimiz yüz yıl daha Vahdettin’i vatan haini olarak bilmeliydi.” demiştir. Gerekçe olarak da yeni düzenin yerleşmesi için eski düzenin kötülenmesi gerekir diyebilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bazı kurumlarının kuruluşu Osmanlı dönemlerine denk gelmektedir. Posta teşkilatından, polis teşkilatına kadar… Ne kadar reddi miras yaparsanız yapınız, elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz. Bu bulaştırmanın bir yansımasıdır Çanakkale’den, Osmanlı’nın son zaferinden bahsetmemek.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin şefkat eli tüm dünya mazlumlarının üzerindedir. Bu insanlar, Türkiye’ye büyük bir misyon yüklemişlerdir. Türkiye’de olup biten her şeyden haberdar oluyorlar. Çünkü ümitlerinin kırılmasını, yok edilmesin istemiyorlar.
Birileri hükümeti bu coğrafyalara uzanan şefkat elinden dolayı aşırı derecede eleştirmektedirler. Ne diyorlar?
Arakan’da ne işimiz var?
Myanmar’da ne işimiz var?
Gazze’de ne işimiz var?
Mısır’da ne işimiz var?
Suriye’de ne işimiz var?
…
Böyle diyenlere diyorum ki Ümmetin ortak kabristanlığının adı olan Çanakkale‘ye gidin, şehitlerin mezar taşlarını, sembol anıtlardaki künyelerini bir okuyun. Ve o şehitlere sorun.
Ey Gazzeli çocuk, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Bosnalı çocuk, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Kahireli çocuk, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Ohri’li çocuk, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Şıbkalı çocuk, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Pakistanlı çocuk, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Kırımlı genç, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Yemenli genç, senin Çanakkale’de ne işin var?
Ey Iraklı genç, senin Çanakkale’de ne işin var?
… Çanakkale’de ne işiniz var diye bir sorun bakalım, onlardan hangi cevabı alacaksınız?
O şehitlerden alacağınız cevabı ben sizle söyleyeyim mi? Şehitlerimiz onlara şöyle diyeceklerdir: “ Pardon biz, ümmetin, Osmanlı’nın çocuklarıyız. İmanımızı ve imanımızın ilkelerinin yaşandığı bu toprakları korumak için buradayız. Siz burada ne arıyorsunuz?”
Sahi siz kimin çocuklarısınız?
ÖMER NACİ YILMAZ
Yorumlar