Türkiye ekonomisi, yapısal tüm sorunlarına karşın, dünya ekonomi çevrelerinde büyük bir ilgi görmeye devam ediyor.
Türkiye ekonomisi, yapısal tüm sorunlarına karşın, dünya ekonomi çevrelerinde büyük bir ilgi görmeye devam ediyor. Bu ilgi sadece finansal gösterge teorilerine dayanmıyor. Pratikte de bunun pek çok yansıması var. Örneğin; her sektörde dünyanın en etkin şirketleri arasında Türkiye'yi bir üs olarak kullanan global dev sayısı hızla artıyor. Bugün üretimden yönetime, Ar-Ge'den lojistiğe kadar Türkiye'yi gerek dünya, gerekse coğrafyasının üssü olarak kullanan şirket sayısı 60'ı buldu. Coca Cola'dan Intel'e, Hugo Boss'dan Unilever'e kadar olan sözünü ettiğimiz bu şirketlerin bölgede yönettiği iş birimlerinin toplam cirosunun 40 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor.
Her yıl yaklaşık 15- 20 şirketin daha bölge merkezlerini Türkiye'ye taşıyacağı yönünde öngörüler hakim. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı olan 2023 için belirlenmiş hedefler var; Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokmak, kişi başına geliri 25 bin dolara çıkarmak, 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmak gibi...
Bu hedeflere paralel olarak, uluslararası doğrudan yatırım girişinde de ilk 10 ülke arasına girmenin gerekliliği malum. Kredi derecelendirme kuruluşlarından Fitch, Moody’s ve JCR’nin Türkiye’nin kredi notunu ‘yatırım yapılabilir’e çevirmesi bunu hızlandıracak bir gelişme şüphesiz ki. Zaten dünyanın önde gelen denetim ve danışmanlık firması Ernst&Young’ın, Türkiye’ye yönelik özel olarak hazırladığı ‘2013 Türkiye’nin Yatırım Çekiciliği’ başlıklı araştırması da uluslararası yatırımcıların Türkiye’nin uzun soluklu büyüme potansiyelinin farkında olduklarını gösteriyor. Hatta öyle ki Türkiye’nin stratejik coğrafi konumunun önümüzdeki 10 yıllık dönemde önde gelen bir faaliyet üssüne dönüşümüne elverişli bir ortam sağladığının da altı çiziliyor.http://www.ekonomist.com.tr/60-devin-kalbi-turkiyede-atiyor-haberler/4789.aspx
Yorumlar